25 Ağustos 2010 Çarşamba

THE TING TINGS

İstanbul çok cool






Röportaj: Gülbahar KARAKUŞ


Efes Pilsen One Love Müzik Festivali’nde sahneye çıkan İngiliz grup The Ting Tings, İstanbul’a hayran kaldı! Pazar günkü konserlerinden önce görüştüğümüz Katie White ve Jules de Martino, “İstanbul çok cool bir şehir. Buraya mutlaka tekrar geleceğiz” dedi.


İlk defa Türk dinleyicilerinizin karşısına çıkacaksınız, nasıl hissediyorsunuz?

Katie White: Çok heyecanlıyız açıkçası. İstanbul’a ilk defa geliyoruz ve şarkılarımızı bir kişi mi biliyor, 20 kişi mi, hiçbir fikrimiz yok...

Yeni albüm çalışmaları nasıl gidiyor? Adı “Kunst” olacak sanırım...

Jules de Martino: Bitirdik sayılır ama hâlâ üzerinde değişiklikler yapıyoruz. Bir yandan da şarkıların sıralamasının nasıl olması gerektiğini

tartışıyoruz, videoyu hangisine çekeceğimizi düşünüyoruz... Berlin’e dönünce tamamen bitireceğiz.

Katie: Bu arada albümün ismi “Kunst” olmayacak. Biz sadece “Kunst” başlığını sevdiğimizi söyledik, albümün ismi yapacağız demedik. Her yere albümün adının “Kunst” olduğu yazılmış. Böyle bir şey yok, yalan söylemişler! (Gülüyor) Bu arada İngilizce’de ‘kunst’ın telaffuzuna çok yakın kaba bir kelime var, bu nedenle herkes tepki gösterdi “Bu ismi koyamazsınız” diye. Biz de zaten koymayacaktık...

Peki o zaman ne olacak albümün ismi

- Bunu söyleyemeyiz!

İSTİKLAL CADDESİ SONSUZ GİBİYDİ

İstanbul’a ilk kez geldiniz. Şehri gezme fırsatınız oldu mu, nasıl buldunuz burayı?

Jules: İstanbul’a dün geldik. Etrafı gezdiğimizde, bu şehrin başka hiçbir yere benzemeyen genç bir enerjisi olduğunu gözlemledik.

İstanbul’daki bohemliğin, özgürlüğün aynısı Berlin’de de var... Berlin’de her yerde sanat ve graffiti görmeniz mümkün. Ama İngiltere öyle değil. Orada graffiti yaparsanız, polis sizi içeri atabilir. İstanbul’da da çok graffiti gördüm.

Katie: Ben çok cool bir şehir olduğunu duymuştum. İngiltere’de her zaman İstanbul’dan ‘cool’ diye bahsedildiğini duyarsınız. Yaşayan, çok canlı bir şehir burası. Berlin’deki gibi genç insanlar var. İlginç bir yer olduğunu duymuştuk ama neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Dün o ana caddede dolaştık (İstiklal Caddesi). Çok güzel ve ilginçti. Bir de gerçekten çok insan vardı...

Jules: O caddede yürüdük ve bir balıkçı bulduk, adını bilmiyorum ama çok güzel yemekler yedik. O cadde sonsuz gibiydi. Küçük ve ilginç dükkânlar gördük.

Katie: Yerli tasarımcıların mıydı bilmiyorum ama çok iyi kıyafetler gördüm. Daha önce bulunduğumuz hiçbir yere benzemiyordu!

İstanbul’u bu kadar beğendiğinize göre bu ilk ve son ziyaretiniz olarak kalmayacak anlaşılan...

Jules: Buraya mutlaka tekrar geleceğiz.

Katie: Turist olarak bir daha kesinlikle geleceğiz.

GRAMMY ADAYLIĞI BİZİ ŞOKE ETTİ

İngiltere’de birçok ödül aldınız almasına ama bir de Grammy adaylığınız var. Bu ödüle aday olmak neler hissettirdi size?

Jules: Son olarak “Shut Up and Let Me Go” şarkımızla MTV Video Müzik Ödülleri’nde En İyi İngiliz Videosu ödülünü kazandık. Ödül almak güzel bir şey tabii. Grammy de Amerika’nın en prestijli müzik ödüllerinden. Bilirsiniz, herkes deli oluyor bu ödül için... (Gülüyor)

Katie: Grammy adaylığı biraz ilginçti bizim için. Çünkü biz bir İngiliz grubuyuz ve Amerika’da tanınmak da açıkçası biraz zor. Adaylığı öğrendiğimizde şoke olduk ve kendimizi çok şanslı hissettik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder